- Yayın: 12 Eylül 2025
- Güncelleme: 15 Eylül 2025
- 16 dk okuma

Giriş
Avrupa ülkelerinde çalışmak, Türk vatandaşlarına sadece daha yüksek gelir fırsatı sunmakla kalmaz, aynı zamanda kapsamlı sosyal haklar da sağlar. Bu haklar arasında sağlık sigortası, emeklilik ve aile yardımları (çocuk parası gibi) gibi temel güvenceler bulunur. Avrupa’da çalışan Türklerin hakları, bulundukları ülkenin yasaları ve Türkiye ile yapılan uluslararası anlaşmalar sayesinde güvence altındadır. Sosyal hakların önemi büyüktür; zira gurbetçiler, bulundukları ülkede yerel halkla eşit muamele görme ve sosyal güvenlik imkânlarından yararlanma hakkına sahiptir . Bu sayede yurt dışında emek veren vatandaşlarımız, olası risklere karşı korunur ve geleceklerini güvence altına alabilirler. Bu yazıda Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, İtalya, İspanya, Avusturya başta olmak üzere AB ülkelerinde yasal olarak çalışan Türk vatandaşlarının sahip olduğu temel sosyal hakları kurumsal bir dille ele alacağız.
Sağlık Sigortası ve Sağlık Hizmetlerine Erişim
Yurtdışında sağlık sigortası, çalışılan ülkenin sistemine dahil olarak kazanılan en önemli haklardandır. Genel kural olarak, AB ülkelerinde yasal olarak çalışan herkes, uyruk fark etmeksizin, o ülkenin sağlık sigortası ve sağlık hizmetleri sistemine dâhil edilir. Bu sayede Türk vatandaşları da çalıştıkları ülkede doktora gitme, hastanede tedavi olma, ameliyat ve ilaç masraflarının büyük kısmının karşılanması gibi imkânlara sahip olur. İşe başlayan bir Türk çalışan genellikle işveren tarafından otomatik olarak sağlık sigortasına kaydedilir veya kendi sigortasını yaptırması yasal zorunluluktur. Sağlık sigortası primleri çoğu ülkede işçi ve işveren arasında paylaştırılır ve çalışanların maaşından kesilir.
Ülke bazlı birkaç örnek vermek gerekirse:
- Almanya: Almanya’da sağlık sigortası (Krankenkasse) zorunludur ve çalışanlar yasal sağlık sigortası kapsamına alınır. Primler işçi ve işveren tarafından paylaşılarak ödenir. Sigorta, muayene, hastane, ameliyat, doğum gibi pek çok sağlık hizmetini kapsar. Belirli koşullarda işsiz kalanlar da sigorta kapsamında kalmaya devam eder. Ayrıca Almanya’da sigortalı çalışanların eş ve çocukları, eğer kendileri çalışmıyorsa, aile sigortası kapsamında ücretsiz sağlık hizmeti alabilir.
- Hollanda: Hollanda’da tüm ikamet edenler gibi çalışanların da zorunlu temel sağlık sigortası (zorgverzekering) yaptırması gerekir. İşe başlayan bir Türk vatandaşı, özel sigorta şirketlerinden temel sağlık poliçesi satın alır; primlerini kendisi öder (işveren maaşa dahil ederek katkı sağlayabilir). Temel paket, doktor ziyareti, hastane masrafları ve ilaçların büyük kısmını kapsar. Düşük gelirliler için hükümet sağlık sigortası desteği (zorgtoeslag) de sağlamaktadır.
- Belçika ve Fransa: Bu ülkelerde çalışanlar, kamu tarafından tanınan bir sağlık sigortası kurumuna (örneğin Belçika’da mutualités/ziekenfonds, Fransa’da CPAM) kayıt olur. Ücretlerden kesilen primler ile finanse edilen bu sistemlerde, muayene ve tedavi masraflarının büyük bölümü sigorta tarafından karşılanır, hastalar genellikle küçük bir katılım payı öder. Fransa’da “Carte Vitale” isimli sağlık kartı ile sağlık hizmetlerinden faydalanılır.
- İtalya ve İspanya: İtalya ve İspanya’da sağlık hizmetleri büyük ölçüde ulusal sağlık sistemi (SSN veya SNS) üzerinden, ikamet esasına göre sunulur. Bu ülkelerde yasal olarak çalışan ve ikamet eden Türkler, yerel nüfus gibi ulusal sağlık hizmetlerinden ücretsiz veya cüzi bir ücretle yararlanır. İşe girişte verilen sosyal güvenlik numarası ile aile hekimi, poliklinik ve hastane hizmetlerine erişim sağlanır.
- Avusturya: Almanya’ya benzer şekilde Avusturya’da da çalışan herkes zorunlu sağlık sigortasına tabidir. Primler işçi-işveren arasında bölüşülür ve Gesundheitskasse üzerinden sağlık hizmetleri sunulur. Çalışanlar ve bakmakla yükümlü oldukları aile bireyleri doktor, hastane, ilaç gibi hizmetlerden ücretsiz ya da düşük katkı paylı faydalanabilir.
Yukarıdaki örnekler göstermektedir ki, hangi Avrupa ülkesinde çalışırsanız çalışın, yasal çalışma ile birlikte sağlık güvencesine kavuşursunuz. Burada önemli olan, çalışmaya başlar başlamaz gerekli sigorta kayıtlarını yaptırmak ve sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanacağınızı öğrenmektir. Ayrıca ülkeler arası sosyal güvenlik anlaşmaları sayesinde, örneğin Avrupa’da sigortalı çalışırken Türkiye’de yaşayan ailenizin de sağlık hizmetine erişimi mümkün olabilir. Nitekim Fransa’da çalışan bir Türk vatandaşı, SE 208 isimli formüleri Fransız sağlık sigortasından temin edip ailesine göndererek, Türkiye’deki eş ve çocuklarının SGK üzerinden muayene ve tedavi olmasını sağlayabilmektedir . Yani, Türkiye ile anlaşmalı ülkelerde sigortalı çalışanın Türkiye’de ikamet eden aile bireyleri, Türkiye’de sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanma hakkına sahiptir . Bu, iki ülke arasındaki sosyal güvenlik sözleşmesi gereği mümkün olup ilgili masraflar Türkiye’de SGK tarafından karşılanır. Özetle, Avrupa’da çalıştığınızda hem kendiniz hem de aileniz güçlü bir sağlık güvencesine sahip olur.
Emeklilik Hakkı
Avrupa’da emeklilik hakkı, çalışılan ülkede ödenen primler karşılığında ileride emekli maaşı alma imkânını ifade eder. Türk vatandaşları, bulundukları Avrupa ülkesinde belirli bir süre çalışıp prim ödediklerinde, o ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına göre emekliliğe hak kazanırlar. Her ülkenin emeklilik yaşı ve prim ödeme şartları farklıdır; örneğin Almanya’da kademeli olarak 67 yaş civarı emeklilik yaşı hedeflenirken, Fransa’da yakın zamanda 62’den 64’e çıkması tartışılmıştır, İtalya ve İspanya’da 65 yaş ve üzeri uygulanmaktadır. Ancak ülkelerin farklı olması, haklarınızın kaybolacağı anlamına gelmez. Türkiye ile birçok AB ülkesi arasında sosyal güvenlik anlaşmaları bulunmaktadır. Bu anlaşmalar sayesinde bir ülkede geçen sigortalılık süreleri, diğer ülkedeki emeklilik koşullarını sağlamada birlikte değerlendirilebilir . Başka bir deyişle, bir Türk vatandaşı Almanya ve Hollanda’da çalışıp prim ödediyse, bu hizmet süreleri toplanarak emeklilik hesabında kullanılabilir .
Emeklilik hakkı konusunda en önemli noktalardan biri, kazanılmış hakların korunması ve birleşik hizmet süresi uygulamasıdır. Sosyal güvenlik anlaşmaları, Türk vatandaşlarının AB ülkelerinde çalışarak edindikleri emeklilik haklarının Türkiye’de veya başka bir anlaşmalı ülkede de geçerli olabilmesini sağlar. Örneğin, Almanya’da 5 yıl çalışmış bir kişi, tek başına Almanya’dan emeklilik aylığı almaya hak kazanamasa bile (normalde Almanya’da en az 5 yıl prim gerekir), Türkiye ile Almanya arasındaki anlaşma sayesinde Türkiye’deki hizmetleriyle birleştirerek emeklilik şartını doldurabilir. Benzer şekilde Fransa’da çalışmış birisi Türkiye’ye kesin dönüş yaptığında, Fransa’dan hak ettiği emekli maaşını Türkiye’de ikametine rağmen kesintisiz alabilir . Anlaşmalar uyarınca, bir ülkeden bağlanan emekli aylığı, kişi diğer ülkede ikamet etse bile ödenmeye devam eder . Yani Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa gibi ülkelerden emekli aylığı kazanan vatandaşlarımız, bu maaşlarını Türkiye’ye döndüklerinde de almaya devam edebilirler . Sadece ikamet edilen ülkeye özgü ek sosyal yardımlar (örneğin düşük gelirlilere verilen ikramiyeler) kesilebilir, onun dışında asıl emekli maaşı ödenir.
Ayrıca, Türk vatandaşlarının yurtdışı hizmet borçlanması hakkı da vardır. 3201 sayılı yasa gereği, yurtdışında geçen çalışma sürelerinizi Türkiye’de borçlanarak emeklilik hesabınıza katabilirsiniz. Üstelik bu hak, ilgili ülke ile sosyal güvenlik anlaşması olsun veya olmasın kullanılabilir durumdadır . Yani Almanya, Fransa, Avusturya gibi anlaşmalı ülkelerde ya da diyelim İspanya’da (Türkiye’nin ikili anlaşması bulunmayan bir AB ülkesi) çalışmış olsanız dahi, o süreleri belgeleyerek SGK’ya borçlanabilir ve Türkiye’den emekli olma imkânı elde edebilirsiniz . Borçlanma, yurtdışında çalışılan her bir gün için belirli bir tutarın ödenmesi anlamına gelir ve ödenen tutarlar prim günü olarak sayılır. Bu yol özellikle Türkiye’de emekli olmayı planlayan gurbetçiler tarafından sıkça kullanılmaktadır.
Özetle, Avrupa’da çalışarak elde ettiğiniz emeklilik hakları güvendedir. Hem çalıştığınız ülkeden emeklilik maaşı almaya hak kazanabilir, hem de uluslararası anlaşmalar sayesinde haklarınızı birleştirerek mağdur olmadan emekli olabilirsiniz. Emeklilik transferi de mümkündür: Çalıştığınız ülkeden bağlanan emekli maaşınızı Türkiye’deki banka hesabınıza alabilir, hayatınızın geri kalanını Türkiye’de geçirirken de yabancı emekli maaşınızın tadını çıkarabilirsiniz. Bu noktada her ülkenin emeklilik başvuru süreçleri ve yaş koşulları farklı olduğundan, erkenden bilgi edinmek ve planlama yapmak önemlidir.
Aile Yardımları: Çocuk Parası, Doğum Yardımı ve Aile Birleşimi Sonrası Destekler
Avrupa ülkelerinde çalışanların en önemli sosyal haklarından biri de aile yardımlarıdır. Özellikle çocuk parası (çocuk yardımı) olarak bilinen düzenli ödemeler, çalışan ebeveynlere her çocuk için finansal destek sağlar. Türkiye’den Avrupa’ya giden bir aile için bu tür yardımlar ciddi katkı anlamına gelir. Çocuk parası uygulaması her ülkede farklı isim ve miktarlarda olsa da temel prensip aynıdır: Çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katkı amacıyla devlet tarafından ailelere düzenli ödeme yapılır. Genellikle çocuk 18 yaşına gelene kadar (eğitim görüyorsa 21-25 yaşlarına dek) bu ödemeler devam eder. Almanya, çocuk parası (Kindergeld) uygulamasının en bilinen olduğu ülkelerden biridir. 2025 itibarıyla Almanya’da her bir çocuk için aylık 255 Euro çocuk parası ödenmektedir . Bu tutar, çocuk sayısına bakılmaksızın sabittir ve çocuklar 18 yaşına (okuyorsa 25 yaşına) gelene dek ailelere ödenir. Almanya’da bu haktan yararlanmak için ebeveynin yasal olarak Almanya’da ikamet etmesi veya en az altı ay çalışmaya izinli oturumunun olması yeterlidir; Türk vatandaşı olması engel değildir . Nitekim, Türkiye gibi AB dışı ülke vatandaşları da Almanya’da sosyal sigorta kapsamında çalışıyorlarsa çocuk parası alabilirler .
Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde çocuk parası üç ayda bir ödenir ve miktarı çocuğun yaşına göre değişir. Hollanda’da Kinderbijslag adıyla bilinen çocuk yardımı, 0-5 yaş arası çocuklar için 2025 yılı itibarıyla çeyrekte yaklaşık 291,49 €, 6-11 yaş arası için 353,95 €, 12-17 yaş için 416,41 € olarak ödenmektedir . Bu da aylık bazda 100-140 Euro civarı bir desteğe denk gelir. Belçika’da ise sistem bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte, tüm aileler her çocuk için aylık düzenli yardım alır ve çocuk sayısı arttıkça miktar artar. Fransa, aile yardımları (allocations familiales) konusunda cömert ülkelerden biridir; iki veya daha fazla çocuğu olan ailelere gelir testine bakılmaksızın çocuk parası ödenir. Ayrıca Fransa, doğum yardımı (prime de naissance) adı altında, bebeğin doğumundan önce ailelere tek seferlik bir ödeme de yapmaktadır (2023 yılı için yaklaşık 1000 Euro civarında, belirli gelir şartıyla). İtalya da 2022’den itibaren “assegno unico” adında tek çatı altında çocuk yardımı sistemine geçmiştir; her çocuk için ailenin gelirine göre değişen tutarlarda aylık ödeme yapılır. İspanya’da ise aile yardımları daha sınırlıdır; genel çocuk parası yerine, daha çok düşük gelirli ailelere veya özel durumlara (engelli çocuk, çok çocuklu aile gibi) yönelik yardımlar söz konusudur. Avusturya ise aile yardımı (Familienbeihilfe) konusunda cömert sayılır; çocuk yaşına göre artan tutarlarda aylık ödeme yapar ve ek olarak okul malzemesi yardımı gibi destekler sunar.
Bunun yanında, bir diğer önemli konu doğum yardımları ve ebeveyn izinleridir. Avrupa ülkelerinin çoğunda anneye ve babaya doğum sonrası ücretli izin hakları tanınır (örneğin Almanya’da Elterngeld adıyla 14 aya kadar maaşın bir kısmını devlet öder). Bazı ülkelerde ilk çocuk doğduğunda ekstra mali destek verilir: Örneğin Belçika’da (özellikle Flaman bölgesinde) ilk çocuk için bir defaya mahsus “doğum primi” ödenir. Bu tür yardımlar, yeni çocuk sahibi olan ailelerin masraflarını hafifletmeyi amaçlar.
Aile birleşimi sonrası ise destekler şu şekilde devam eder: Eğer çalışan kişinin eşi ve çocukları sonradan yanına, Avrupa’daki ikamet yerine gelirse, onlar da sağlık sigortası ve sosyal yardımlar kapsamına girer. Örneğin, Türkiye’den eşinizi ve çocuklarınızı yanınıza getirdiğinizde, eşiniz çalışmıyorsa sağlık sigortanızı ailenizi kapsayacak şekilde genişletebilir, çocuklarınız ise otomatik olarak sağlık güvencesine ve eğitim haklarına kavuşur. Aynı zamanda, artık çocuklar fiilen o ülkede ikamet edeceği için çocuk parası gibi yardımları tam olarak almaya hak kazanırsınız. Yukarıda belirtildiği üzere Almanya, Hollanda, Fransa gibi ülkelerde çocuklar yanınızda yaşadığı sürece aylık/üç aylık çocuk parası ödemeleri düzenli yapılır. Ailenin yerleşmesine yardımcı olmak üzere bazı ülkeler dil kursu, meslek eğitimi kursu gibi entegrasyon destekleri de sunabilir.
Dikkat çekilmesi gereken bir diğer husus, sosyal güvenlik anlaşmalarının aile yardımlarına etkisidir. Türkiye ile bazı Avrupa ülkeleri arasındaki anlaşmalar, çocuklar Türkiye’de ikamet etse bile kısmen de olsa çocuk parası hakkı tanıyabilmektedir. Örneğin, Fransa’da çalışan bir Türk işçi, çocukları Türkiye’de yaşıyor olsa dahi, Fransız aile yardımları kurumuna (CAF) başvurarak çocuk parası alabilir; bunun için ilgili formları doldurup iletmesi yeterlidir . Bu sayede, çocuklar fiilen Türkiye’de olsa bile aile, Fransa’dan hak ettiği çocuk yardımını alabilmektedir . Benzer şekilde Almanya’da da Alman-Türk Sosyal Güvenlik Anlaşması gereği, çocukları Türkiye’de olan çalışanlar düşük miktarda da olsa çocuk parası alabilme hakkına sahiptir . Bu ödemeler her çocuk için aylık birkaç on Euro seviyesindedir ve anlaşma kapsamında öngörülmüştür. Elbette en ideali, ailenin bir arada yaşaması ve tam haklardan yararlanmasıdır; ancak geçici süreliğine ayrı kalınan durumlar için bu tür anlaşma kaynaklı haklar önemli bir destek sunar.
Sosyal Güvenceye Erişimin Şartları ve Sınırlamalar
Avrupa’da sosyal güvence haklarından yararlanabilmek için bazı şartları yerine getirmek gerekir. Her şeyden önce, ilgili ülkede yasal olarak çalışıyor veya ikamet ediyor olmak esastır. Kaçak (kayıt dışı) çalışmak hem yasa dışıdır hem de hiçbir sosyal hak kazandırmaz. Dolayısıyla Avrupa’da haklarınızı korumanın ilk şartı, oturma ve çalışma izni ile resmi istihdam sahibi olmaktır. Çalışmaya başladığınız andan itibaren, işvereniniz sizin adınıza sosyal sigorta primlerini ödemeye başlar ve böylece sağlık sigortası, emeklilik, işsizlik sigortası gibi sistemlere dahil olursunuz. Bazı ülkelerde sosyal haklardan yararlanabilmek için kısa bir bekleme veya prim ödeme süresi olabilir. Örneğin, işsizlik maaşı almak için son bir yılda belirli bir süre çalışmış olma şartı aranabilir. Sağlık hizmetlerinde ise genellikle bekleme süresi yoktur; sigortanız başlar başlamaz doktora gidebilirsiniz.
Sınırlamalar konusuna gelince: Öncelikle, eğer Türkiye’den ayrılıp Avrupa’da ikamet etmeye başlamışsanız, artık Türkiye’deki genel sağlık sigortanız (GSS) pasif hale gelir. Türk hukukuna göre ikametgahı Türkiye’de olmayan kişiler kural olarak Türkiye’de GSS kapsamı dışındadır . Bu mantıklıdır, zira siz artık sağlık hizmetini ikamet ettiğiniz ülkeden alacaksınız. (İstisna: Eğer Türkiye ile çalıştığınız ülke arasında sağlık hizmetlerini de kapsayan bir anlaşma varsa, geçici ziyaretlerde veya aile bireyleri için ayrı düzenlemeler olabileceğini yukarıda değindik.) Bir diğer sınırlama, sosyal yardımların ülke dışına çıkarılmasıyla ilgilidir. Genel olarak, bir ülkede kazanılmış bazı haklar o ülkeden ayrıldığınızda durabilir. Örneğin, Almanya’da çalışırken aldığınız çocuk parası, eğer aileniz Türkiye’de kalmaya devam ediyorsa normalde ödenmez; ancak anlaşmalar kısmi ödeme imkânı tanıyabiliyor (yukarıda belirtildiği gibi). Yine işsizlik maaşı, çalıştığınız ülkeden ayrılıp Türkiye’ye kesin dönüş yaparsanız kesilir, zira işsizlik ödeneği ikamet edilen ülkenin iş piyasasına entegre olmanız için sağlanır.
Avrupa Birliği içinde AB vatandaşı olarak serbest dolaşım hakları vardır, ancak Türk vatandaşları üçüncü ülke statüsünde olduğu için her şey ikamet iznine bağlıdır. Çalışma izninizi kaybederseniz (örneğin işten çıkıp uzun süre yeni iş bulamazsanız), oturum izniniz tehlikeye girebilir ve bu da sosyal haklarınızı etkileyebilir. Bazı ülkeler belli süre çalışmış yabancılara işsizlik maaşı veya sosyal yardım verse de, bu durum sürekli değildir ve kalıcı iş bulmaya odaklanılmalıdır. Ayrıca, sosyal konut, sosyal yardım gibi haklar genellikle uzun süreli ikamet sonrası veya vatandaşlığa geçince daha kolay erişilebilir. Kısa süreli çalışmalarda ise daha çok sigorta temelli haklar (sağlık, iş kazası sigortası, kaza yardımı vs.) devreye girer.
Özetle, sosyal güvencelere erişim için yasal çalışma/ikamet, prim ödeme ve başvuru şartlarını yerine getirmek gerekmektedir. Haklarınızın devamlılığı için de çalışmaya ara vermemeye veya ara verdiğinizde isteğe bağlı sigorta gibi mekanizmalardan faydalanmaya özen göstermelisiniz. Her ülkede prosedürler farklı olabileceğinden, taşındığınız ülkenin çalışma ve sosyal güvenlik şartlarını detaylı öğrenip uyum sağlamak, hak kaybına uğramamanız için önem taşır.
Türkiye ile AB Ülkeleri Arasındaki Sosyal Güvenlik Anlaşmalarının Önemi
Sosyal güvenlik anlaşmaları, Türkiye ile AB ülkeleri (ve diğer bazı ülkeler) arasında imzalanan, vatandaşların haklarını korumayı amaçlayan ikili sözleşmelerdir. Türkiye bugüne kadar Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya, İtalya, İspanya (İspanya ile özel bir ikili anlaşma olmamakla birlikte, Türkiye Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’ne taraftır) gibi birçok Avrupa ülkesiyle böyle anlaşmalar yapmıştır . Bu anlaşmaların önemi büyüktür, çünkü gurbetçilerin sosyal güvenlik haklarının sürekliliğini ve bütünlüğünü sağlarlar. Özetlemek gerekirse sosyal güvenlik anlaşmaları:
- Eşit muamele ilkesini garanti eder. Yani anlaşmalı bir ülkeye giden Türk vatandaşı, o ülkenin kendi vatandaşlarıyla sosyal güvenlik hakları ve yükümlülükleri bakımından eşit işlem görür . Bu sayede ayrımcılığa uğramaz, yerli işçiler hangi haklara sahipse (sigorta, emeklilik, tazminat vb.), aynısına hak kazanır.
- Hizmet birleştirmeyi mümkün kılar. Birden fazla ülkede çalışmışsanız, her ülkedeki sigortalılık süreleriniz toplanabilir . Örneğin 10 yıl Türkiye’de, 10 yıl Almanya’da çalıştıysanız, emeklilik için 20 yıl çalışmış gibi değerlendirilebilirsiniz. Her ülke kendi payına düşen süre için kısmi emekli maaşı bağlayabilir.
- Mükerrer (çifte) sigortalılığı önler. Geçici olarak diğer ülkeye çalışmaya gönderilenler (ör. bir Türk firmasının Almanya’ya kısa süreliğine yolladığı işçi) genelde kendi ülkesindeki sigortayı devam ettirir ve ikinci ülkede ayrıca prim ödemez . Anlaşmalar, hangi durumda hangi ülke mevzuatının uygulanacağını netleştirerek aynı anda iki yerde prim ödeme zorunluluğunu ortadan kaldırır.
- Aylıkların serbestçe transferini sağlar. Bir ülkeden emekli aylığı ya da sürekli iş göremezlik geliri alan kişi, diğer ülkede ikamet etse bile bu ödemeyi almaya devam eder . Yani emekli maaşınızın ülke sınırları içinde kalması gibi bir durum olmaz, yeni ikamet ettiğiniz ülkeye transfer edilir.
- Sağlık hizmetlerine erişimi genişletir. Anlaşmalar, turistlik ziyaret, geçici ikamet veya diğer ülkede çalışma gibi durumlarda, sigortalının ve ailesinin diğer ülkede de sağlık yardımı alabilmesine imkân tanır . Örneğin, anlaşma varsa, Almanya’da sigortalı bir Türk vatandaşı Türkiye’ye tatil için geldiğinde acil sağlık hizmetlerini SGK üzerinden alabilir. Veya tam tersi, Türkiye’de emekli olup Fransa’da yaşayan biri, orada sağlık hizmetine erişebilir.
- İdari işbirliği ve kolaylıklar sağlar. Taraf ülkelerin kurumları arasında veri alışverişi, belge temini, tıbbi kontrol ve raporların paylaşımı gibi konularda işbirliği yapılarak, vatandaşların işlemleri kolaylaştırılır. Örneğin, malulen emekli birinin kontrol muayenesi ikamet ettiği ülkede yapılabilir ve raporu diğer ülke kabul eder .
Görüldüğü üzere, sosyal güvenlik anlaşmaları yurtdışında çalışan vatandaşlarımız için bir güvence ağı oluşturmaktadır. Bu anlaşmalar olmasa, örneğin bir ülkedeki prim günleriniz boşa gidebilir, ya da emekli maaşınızı ülke değiştirince kaybedebilirdiniz. Anlaşmalar sayesinde hem hak kaybı yaşanmıyor hem de bürokratik süreçler basitleşiyor. Dolayısıyla, hangi ülkede çalışıyor olursanız olun, Türkiye ile o ülke arasında bir sosyal güvenlik anlaşması olup olmadığını bilmek önemlidir. Anlaşma varsa haklarınızı ona göre talep edebilir, eğer yoksa (örneğin İspanya gibi birkaç ülkede ikili anlaşma yok) bile alternatif yolları (borçlanma gibi) kullanabilirsiniz. Unutmayalım ki Avrupa’daki Türk işçilerin sosyal kazanımları, 1960’lardan bu yana yapılan bu tip anlaşmalar ve kazanılan haklar sayesinde elde edilmiştir. Bu hakları bilmek ve gerektiğinde ilgili mercilere başvurarak kullanmak her bireyin sorumluluğundadır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Avrupa’da çalışırken Türkiye’deki sağlık sigortam ne olacak?
Türkiye’den ayrılıp bir Avrupa ülkesine yerleştiğinizde, Türkiye’deki genel sağlık sigortanız (GSS) kapsamı sona erer . Bunun yerine çalıştığınız ülkenin sağlık sigortasına dahil olursunuz. Yani sağlık güvenceniz kesintiye uğramaz, ancak Türkiye’de değil artık yeni ülkenizde geçerli olur. Anlaşmalı ülkelere gidenlerin aileleri, Türkiye’de SGK üzerinden sağlık hizmeti alabilir (gerekli belgeler temin edilerek) .
Bulunduğum ülkenin vatandaşı değilim; sosyal haklardan tam olarak yararlanabilir miyim?
Evet. Sosyal güvenlik hakları bakımından ayrım yapılamaz. Türkiye’nin birçok Avrupa ülkesiyle anlaşması gereği, Türk vatandaşları yerli halkla eşit muamele görür . Yasal olarak çalıştığınız sürece sağlık sigortası, emeklilik, çocuk parası gibi haklarınız vatandaşlık şartına bağlı olmaksızın aynen geçerlidir.
Yurtdışında çalıştığım süreleri Türkiye’de emeklilik hesabıma saydırabilir miyim?
Evet, iki şekilde mümkün: Birincisi, sosyal güvenlik anlaşmaları çerçevesinde hizmet birleştirmesi yapılabilir . Yani anlaşmalı bir ülkede çalışmış iseniz, oradaki prim süreleriniz Türkiye’de emeklilik şartlarını doldurmada hesaba katılır. İkincisi, yurtdışı borçlanması yapabilirsiniz. Anlaşma olsun olmasın, çalıştığınız döneme ait belgeleri SGK’ya verip belirli bir prim ödeyerek, o süreleri Türkiye’de geçmiş gibi emeklilik hizmetinize ekletebilirsiniz .
Avrupa’da çalışırken ailem Türkiye’de kalırsa çocuk parası alabilir miyim?
Normalde çoğu ülke, çocuk parası ödemesi için çocuğun ilgili ülkede ikamet etmesini şart koşar. Örneğin Almanya, çocukların AB ülkesi sınırları içinde yaşamasını arar . Ancak Türkiye ile bazı özel anlaşmalar bu duruma istisna tanır. Örneğin Fransa’da çalışıyorsanız, Türkiye’deki çocuklarınız için de aile yardımı talep edebilirsiniz . Almanya’da ise anlaşma kapsamında Türkiye’deki çocuklar için düşük miktarda da olsa çocuk parası ödenebilmektedir . Kısacası, çocuklarınız yanınızda değilse durum ülkeye göre değişir; ama pek çok durumda tam olmasa da kısmi haklar mevcut.
Emekli olunca maaşımı Türkiye’ye götürebilir miyim?
Evet. Anlaşmalar gereği, bir ülkeden kazandığınız emekli maaşı, başka bir ülkede ikamet etseniz bile ödenmeye devam eder . Örneğin Hollanda’dan veya Almanya’dan emekli aylığı bağlandıysa, Türkiye’ye kesin dönüş yaptığınızda bu maaş banka yoluyla size transfer edilir ve kesintiye uğramaz. Sadece ikamet ettiğiniz ülkede geçerli bazı ek yardımlar varsa onlar ödenmeyebilir, fakat asıl emekli maaşınız aynen korunur. Emeklilik başvurusu yaparken yeni ikamet adresinizi bildirmeniz yeterlidir; ilgili kurumlar ödemeyi uluslararası yapacaktır.
Sonuç
Avrupa’da çalışan bir Türk vatandaşı olarak sosyal haklarınızı bilmek ve korumak hem yasal güvenceniz hem de refahınız açısından hayati önem taşır. Sağlık sigortasından emekliliğe, çocuk parasından diğer aile yardımlarına kadar pek çok hakka sahipsiniz. Bu haklar, yıllar içinde uluslararası anlaşmalar ve ülkelerin iç mevzuatlarıyla güvence altına alınmıştır. Gurbetçi olarak sizler, çalıştığınız ülkenin sunduğu tüm sosyal imkânlardan en az yerel halk kadar yararlanabilirsiniz. Kurumsal bir yaklaşımla ifade etmek gerekirse; haklarınızı öğrenmek, gerektiğinde ilgili kurumlara başvurularınızı yapmak ve yükümlülüklerinizi (örneğin prim ödemelerinizi) yerine getirmek, hem bugününüzü hem de yarınlarınızı güvenceye alacaktır. Unutmayın, bilgi en büyük güçtür – sosyal güvenlik haklarınız konusunda ne kadar bilgili olursanız, olası sorunlara karşı o kadar hazırlıklı ve güvende olursunuz. Avrupa’da bir Türk işçisi olarak, emeğinizin karşılığında size sunulan bu sosyal hakları etkin bir şekilde kullanmanız, hem kendinizin hem de ailenizin yaşam kalitesini yükseltecek ve geleceğe güvenle bakmanızı sağlayacaktır.
Haklarınızı bilin, takip edin ve koruyun; nerede çalışırsanız çalışın sosyal güvenceniz her zaman sizinle olsun.